Guneydogunun Parisi Gaziantep
Guneydogunun Paris'ini mutlaka gormelisiniz. Ben Gaziantep'liyim fakat Istanbul'da oturuyorum. Cocuklugum, gencligim ve ogretmenlik hayatim hep Gaziantep'te gecti. Gaziantep´e cok sik giderim. Her gittigimde bir yerlerin degismis oldugunu goruyorum. Bu sefer gittigimde elime fotograf makinesini alip Gaziantep'i tekrar kesfetmege ciktim.
Once Bakircilar Carsisina gittim. Tamamiyla yenilenmis, butun dukkanlar ahsaptan yapilmis tek tip olmus. Belki bilmezsiniz bakircilik denince ilk akla gelen yer Gaziantep´dir. O bakircilar carsisina girdiginizde cekiclerden cikan tik tak sesleri ahenk icinde kulaginiza bir melodi gibi gelir. Bakiri islegen bir amcayla konustum. Bakircilik meslegi babadan ogula gecen bir meslek oldugunu anlatti bana. Onun icin amca dertli, "cocuklar bu meslegi yapmak istemiyorlar, bizim meslegimiz oluyor" diyor. Gercekten haklilar; bakircilik olmege basladi. Halbuki yapilan bu islemeler dunyanin her tarafina gonderiliyor.
Carsidan ciktiktan sonra 100 metre ileride kac yuzyillik bilmiyorum Tutun Hani'na gittim. Bu hanının içindeki cafeyi gezdim. Cafenin icinde bir mağara var, içinde bir kuyu .İçine baktığın zaman şırıl şırıl suyun sesini duyuyorsun insana huzur veriyor. Oturacak yerler yapılmış. Bir köşede iki kadın oturmuş biri yufka açıp sıkma, diğeri gözleme yapıyor. Mis gibi Türk kahvesi, çaylar, güzel bir ortam. İçerisi buz gibi, ozellikle yaz aylarinda ne güzel olur, Antep'in yakıcı sıcaklarında serinlenebilecek bir ortam.
Gaziantep'i ortadan ikiye bolen Alleben deresi, suyu fazla olmamasina ragmen Gaziantep'in hayat damarlarindan biri olarak siril siril akar durur hic bir beklentisi olmadan.
Gaziantep'in cigerlerini meydana getiren nefes almasini saglayan 100. Yil Ataturk Parki iste bu Alleben deresi boyunca devam eder. Bu parkin kac km oldugunu bilmiyorum ama Turkiye´nin sayili parklarindan biri. Bahar, yaz velhasil her mevsimde cok guzeldir.
Bir de Gaziantep'in adindan bahsettiren dunyanin ikinci buyuk mozaik muzesi Belkis yani Zeugma'ya deginmek istiyorum. Bu Antik kent Ipek yolu uzerinde yapilmistir. Bu mozaikler arasinda "Cingene" ismi verilen bir mozaik vardir ki siz hangi taraftan bakarsaniz bakin gozleri sizi takip eder. Gaziantep'e giderseniz mutlaka bu muzeyi gormelisiniz. Onumuzdeki 5 sene icin Zeugma acik hava muzesine donusturelecek ve Gaziantep cok buyuk bir tarihi mirasini daha dunya ile esdeger sartlarda paylasma imkani bulacak.
Biliyorsunuz Gaziantep yemekleri çok meşhurdur. Tarihin en eski sehirlerinden biri olan Gaziantep ipek yolunun uzerinde kurulmasindan dolayi cesitli milletlerin yemek kulturleri iicin bir ermime potasi olmustur. Daha cok ete dayali yemek kulturune sahiptir. Kebapları, cartlak kebabi (yani ciger kebabi -daha cok sabahlari yenir), dönerleri, lahmacunu, içli köftesi hele de baklavaları, fıstık ezmesi, bülbül yuvası, saray sarması saymakla bitmez, mutlaka tatmak lazım. Tatmak için de mutlaka Gaziantep'e gitmek gerek. Bu arada kahvaltilarin muthis lezzeti incecik yufkalar icinde tereyag, fistik ve kaymak gibi leziz tatlari birlestiren katmeri de unutmamak lazim.
Gaziantep´e gelen herkes bir kere Cagdasa ugrayip kebaplarin binbir cesidini tadmadan ayrilmazlar. Bu arada antepliler herseyin kebabini yaparlar. Bunlar arasinda patlican, sogan, sarimsak, yenidunya, keme, domatesin kebabini yaparlar. Hele Cavusun lahmacunu olmazsa olmazlardandir. Bunun yaninda icli kofte., cig kofte, yuvalama, ufak kofte ya saymakla bitmez.
Zaten biliyorsunuz Gulluoglu baklavalari dunyanin her yerine gonderilmektedir. Baklavanin her turunu tatmak lazim. Sarayburma, havuc dilimi, bulbul yuvasi, fistik sarmasi, sobiyet,bol fistikli burma kadayifi tatmadan antepten ayrildiginizda pismanlik duyabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yazin!